Kitabınızı henüz bitirdiniz ve Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu benzeri kitaplar arıyorsanız doğru yerdesiniz. Avustralyalı yazar Stefan Zweig (28 Kasım 1881 – 22 Şubat 1942), dünyanın en popüler yazarlarından biridir. Zweig, Avusturya-Macaristan’ın Viyana kentinde büyümüştür. 1934’te Nazi Partisi’nin Almanya’daki yükselişinin bir sonucu olarak Zweig İngiltere’ye göç etmiş ve ardından 1940’ta New York’a ve sonradan Brezilya’ya taşınmış ve oraya yerleşmiştir. Yıllar geçtikçe Zweig, Avrupa’nın geleceği konusunda giderek daha fazla endişelenmeye başlar. En sonunda o ve karısı Lotte, 23 Şubat 1942’de Petrópolis’teki evlerinde aşırı dozdan ölü bulunur. Zweig hayatı boyunca birçok türde yazmıştır. En bilinen kitaplarından biri ise Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’dur.
Kitabın başında zengin ve tanınmış bir yazar, eve gelir ve postasını kontrol ettiğinde tanımadığı bir kadın tarafından yazılmış bir mektup bulur. Üzerinde isim ve gönderenin adresi yoktur. Bu mektuptaki kadın, yazara onu sevdiğini, küçüklüğünden beri ona aşık olduğunu, defalarca tanıştıklarını ve her seferinde onu nasıl tanımadığını anlatmaktadır. Sonradan kadının hayatını ve yıllar boyunca yaşadıklarını takip ediyoruz. Eğer siz de bu kitabı severek okuduysanız çok hoşunuza gidecek bir liste hazırladık. Şimdi daha fazla vakit kaybetmeden Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu benzeri kitaplar listemize göz atalım.
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat – Stefan Zweig
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu benzeri kitaplar listemize tabii ki yine Stefan Zweig’ın bir kitabı ile başlıyoruz. Bir Kadının Yaşamından 24 Saat, adından da anlaşılacağı üzere bir kadının tek bir gününü anlatıyor. Bize adını asla vermeyen anlatıcı, Riveria’da kalıyor ve aralarında Alman bir karı koca, “şişman” bir Danimarkalı, İtalyan evli bir çift ve seçkin, yaşlı bir İngiliz hanımın da bulunduğu diğer konuklarla sohbet ediyor. Bu yabancı grup genellikle yemeklerini yerken havadan sudan konuşuyor ancak Madame Henriette’in ortadan kaybolması bu barışçıl ortamı bozuyor.
Bir Çöküşün Öyküsü – Stefan Zweig
Yine Stefan Zweig tarafından yazılan Bir Çöküşün Öyküsü, XV. Louis döneminde Fransız sarayında etkili olmuş soylu bir kadının gerçek yaşamını anlatıyor. Madame de Prie günün birinde gözden düşünce kral tarafından Normandiya’ya sürgüne gönderilir. Madam ilk başta, taşrada iyi zaman geçirmeye çalışsa yavaş yavaş psikolojik bir çöküntüye girer. Saray hayatı, boş insanlar olmalarına rağmen, kadının hayatına anlam veren tek şeydir, ancak onlar da elinden alınınca artık yaşamasının bir sebebi kalmaz.
Milena’ya Mektuplar – Franz Kafka
1920 yılında Franz Kafka ve Milena Jesenská mektuplar aracılığıyla bir aşk ilişkisine başladılar. Kafka edebiyat dünyasında tanınmış bir figürdü, ancak Milena kimdi? Milena, yavaşça parçalanmaya başlayan bir evlilik içinde yaşayan, Viyana’da yaşayan yirmi üç yaşında bir yazar ve çevirmen adayıydı. Kafka, Milena’ya kaygılarını, korkularını, yalnızlığını anlattıysa da, her şey pembe değildi; Kafka’nın mektupları, Milena’nın ona neden olduğu acının boyutunu, uykusuz geceleri ve aşklarının boşuna olduğu durumu ortaya koydu. Yaş ve kişilik olarak çok farklıydılar ama bir araya geldiklerinde mükemmel uyum sağlıyorlardı. Gerçek hayatta ise sadece iki kez buluştular; ilk kez Haziran 1920’de Viyana’da ve ikinci kez, Ağustos 1920’de, sadece kısa bir süreliğine Avusturya-Çek sınırındaki Gmünd’de. Bu kitap Kafka’nın destanlara konu olan aşkı Milena’ya yazdığı mektupların bir toplaması.
Madam Bovary – Gustave Flaubert
1856’da, nispeten tanınmayan Fransız yazar Gustave Flaubert, edebiyat tarihinin en etkili romanlarından biri haline gelecek olan romanını yazdı. Madame Bovary, tutkuları ve romantik düşünceleri onu bir ilişki kurmaya, borçlanmaya, kendini yalanlara bulaştırmaya ve sonunda intihara sürükleyen Emma Bovary’nin hikayesini anlatıyor. Bu roman, yayınlandıktan sonra kamuoyunu oldukça kızdırmıştı, çünkü Flaubert kitabın hiçbir noktasında Madam Bovary’yı kınamıyor ya da hareketlerini eleştirmiyordu.
Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu benzeri kitaplar listemize Türk bir yazar tarafından kaleme alınmış başka bir eser ile devam edelim. Sessiz, sakin ve dünyaya pek uyum sağlayamamış Raif Efendi, yirmili yaşlarında babasının isteği üzerine gittiği Berlin’de bir sanat galerisini ziyaret eder. Galeride dolaşırken, bir sanatçının otoportresini görür. Tablodaki kadının kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur, ancak yine de ona platonik bir şekilde âşık olur. Raif, tablodaki portrenin Rönesans ressamı Andrea del Sarto tarafından yapılan “Madonna delle Arpie” adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) portresine benzediğini düşünür. Tablonun sahibi olan sanatçı Maria Puder ise Raif’in tabloya olan hayranlığının farkındadır. İkisi birbirlerine aşık olur ve birlikte çok güzel günler geçirirler. Ancak hayatın onlar için farklı planları vardır.
Eleanor Oliphant Gayet İyi – Gail Honeyman
30’lu yaşlarına yaklaşan finans memuru Eleanor Oliphant , üniversiteden mezun olduğundan beri aynı grafik tasarım şirketinde çalışıyor. Sosyal durumlarda zorluk yaşayan, genellikle etrafındaki herkesi, aklından geçeni söyleme eğiliminden dolayı rahatsız eden, ilginç ve yalnız bir kişidir. Sosyalleştiği tek kişi annesi olsa da onunla yaptığı telefon görüşmeleri her zaman acı vericidir ve Eleanor’un mağlup, sevgi ve saygıya layık olmadığı hissine kapılmasına neden olur. Kitap boyunca Eleanor’u takip ediyoruz, onun sorunlu çocukluğu, alkol bağımlılığı ve bütün bunların üstesinden gelmesini izliyoruz.
Rebecca – Daphne du Maurier
20’li yaşlarının başındaki saf genç bir kadın olan isimsiz anlatıcı, 42 yaşında dul ve zengin İngiliz Maxim de Winter ile tanışır. İki haftalık flörtün ardından onunla evlenmeyi kabul eder. Düğün ve balayının arından genç kadın, kocasının lüks malikanesine taşınır. Evin hizmetçisi Bayan Danvers, bir yıl önce bir yelken kazasında ölen Maxim’in ilk eşi Rebecca’ya hala derinden bağlıdır. Sürekli olarak anlatıcıyı psikolojik olarak zayıflatmaya çalışır ve alttan alta ona asla Rebecca kadar güzel, kibar ve çekici olamayacağını söyler. Anlatıcı çok geçmeden Maxim’in onunla evlenme konusundaki aceleci kararından pişman olduğuna ve görünüşte mükemmel olan Rebecca’ya hâlâ derinden aşık olduğuna ikna olur ve kocasının eski eşinin hayaleti onu etkilemeye başlar.
Kara Vanessa’m – Kate Elizabeth Russell
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu benzeri kitaplar listemizde Kara Vanessa’m romanına geldik. Hikaye zeki, hırslı ve bir an önce büyümek isteyen on beş yaşındaki Vanessa’nın, kırk iki yaşındaki çekici ve kurnaz İngilizce öğretmeni Jacob Strane ile bir ilişkiye başlamasını anlatıyor. Aradan yıllar geçer ve Strane’in eski bir öğrencisi Vanessa’ya ulaşarak adamı cinsel istismarla suçlar. Şimdi Vanessa kendini birdenbire imkansız bir seçimle karşı karşıya bulur: sessiz mi kalacaktır yoksa Strane ile ilişkisinin aslında rızaya dayalı olmayabileceğini kabul mü edecektir?
Felice’ye Mektuplar – Franz Kafka
Felice’ye Mektuplar, Franz Kafka’nın 1912’den 1917’ye kadar Felice Bauer’e yazdığı mektuplardan bazılarının bir araya gelmesi diyebiliriz. Kafka, Felice ile ilk kez 13 Ağustos 1912’de Prag’da en yakın arkadaşı Max Brod’un evinde tanıştı. Genç kadın o zaman yirmi dört yaşındaydı. Sigorta acentesi Carl Bauer’in kızı olarak Silezya’da doğmuş ve Berlin’de büyümüştü. Kafka ona ilk mektubunu 20 Eylül 1912 tarihinde yazdı. Böylece, Aralık 1917’de Kafka’nın onunla olan evliliğini ikinci ve son kez sonlandırmasına kadar süren garip ve sık sık gergin bir ilişki başladı
